BİR KALBİN KALDI ELİNDE

RAŞİT ULAŞ

“Müftüsü kalbi olmayanı zulmün hak olduğuna,

yanlışın doğru olduğuna, siyahın beyaz

olduğuna inandırırlar”

“İnsanın en büyük müftüsü kalbidir” derlerdi. Bu sözün ne denli haklı olduğunu defalarca gördüm. Bütün hakikatlerin insanların ayakları altında çiğnendiği bir çağdayız artık. Kutsalın, değerli olanın, gerçek olanın, yalan olmayanın değerinin olmadığı bir çağdayız. Çağdan nefret eden sözlerin klişesine düşecek kadar berbat bir zamandayız. Elimizden bir şey gelmiyor. El ve dil ile düzelmeyen işlere kalbimizle buğz etmek ne bize ne de bir şeyleri düzeltmeye yetiyor. Her şeyin ellerimizin arasından kayıp gittiğini zaten gördük de artık kalbimizden de kayıp gittiğini seyretmekten başka bir şey yapamıyoruz. Elden giden geri gelir de kalbimizden gideni geri getirmenin imkanı yok.

İşin en acı yanı bunları ayaklar altına alanlar, bu değerleri en çok savunduğunu söyleyenler. Herkes kendi kutsalını çiğniyor, bundan daha kötüsü ne olabilir? Herkes kendi inandığına ihanet ediyor. Bilmiyorum, kabul etmek mi gerekiyor bütün bu olup biteni, sessizce bir köşede oturup öylece seyredip kalbimizin kayıp gittiğini izlemek mi gerekiyor. “Söylesem tesiri yok sussam gönül razı değil” dediği şairin, tam da gerçeğini buldu.

Konforlu alanlarından mevzilerini daha da güçlendirmek için işine gelmeyen gerçeklere susup işine gelen Hakkı ve sabrı tavsiye etmesi gerekenler, artık hakkı değil sadece sabrı tavsiye ediyor. Tavsiye ettikleri sabır ise sabrın asıl kimliğine taban tabana zıt olan haksızlık karşısında sabır. Sabrı tavsiye ediyorlar çünkü kaleleri sabırla daha güçlü kalacak. Sabrı tavsiye ediyorlar ki susan, konuşmayan, baş eğen dilsiz şeytanlar ordusuna sahip olmak istiyorlar. Kalbi ve zihni iğdiş edilmiş bir güruhu her şeye inandırabilirsin. Müftüsü kalbi olmayanı zulmün hak olduğuna, yanlışın doğru olduğuna, siyahın beyaz olduğuna inandırırlar. Müftüsü kalbi olmayana şeytan sağdan gelir. Tevekkeli söylenmiş bir söz değil, insanları hakla hakikatle, iyiyle kandırırlar. Yanlışın, doğruya giden yolda yapılması gereken bir şey olduğuna inandırırlar müftünü kalbin yapmazsan.

Gerçek bilgiye yalnızca insanlığı ve toprağın bereketiyle sahip olan nenelerimizin, dedelerimizin, o bereketli kocaların kalbindeki insanı alıp yerine yapay, mutasyona uğramış ve kutsallar karşısında insan. hiçbir refleks göstermesine müsaade edilmeyen bir robot sürüsü koymak istiyorlar. Gündelik bilgiyle yoğrularak hayatın içinden kopuk olmayan bir inan. sistemini kaldırıp zihinde hayal edince zifiri karanlık adamların cirit attığı yapay ve çok kullanışlı bir şeyler yerleştirmeye .alışıyorlar. Kalbe değmeyen her şey sahtedir. Kalpten gelmeyen her şey yalancıdır. O kalptir ki insana yalan söylemez. Yanlış bir şeyler yapıyorsa derinlerde bir yerlerde batırıverir iğnenin ucunu usul usul. O kalptir ki kendisini akıldan ayırmak isteyen zifiri karanlık insanlara karşı kendisinin akıl olmadan, aklın da kendisi olmadan bir işe yaramayacağını, ikisinin ayrı ayrı iki uzuv değil tek uzuv olduğunu söyler. Ama aklı zaten büyük ölçüde yok ettiler. İnsanın insan olma şerefine dair en büyük delil olan aklı, kendilerinin karşısındaki en büyük tehlike olarak gördükleri için öcü bellettiler. Şimdi kalplere ilişiyorlar. Kalpleri de iğdiş ettiklerinde karşılarında kimse duramayacak. Sağdan gelmeye başlayan o zifiri karanlık muzaffer bir şekilde kalp şehrimize girmiş olacak.

Kalp şehrin muhafazası, müftüyü yalnızca kalbimiz bilmekle olacak.

Müftüsü kalbi olmayanı zulmün hak olduğuna, yanlışın doğru olduğuna, siyahın beyaz olduğuna inandırırlar.

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayınlanmayacaktır.

YAZMAYA BAŞLAYIN VE ARAMAK İÇİN ENTER TUŞUNA BASIN