KARANFİLE TÜRKÜ
-KUDRET AYŞE YILMAZ
Karanfilim süt beyaz. İçinden incecik bir koku doğar. Yola serilirken sere serpe ‘senden üstünüm’ der durur. Üstündür de! Türküler işte o yolda yürüyen çaresizlerin sığındığı köşedir. Keskinliğiyle sinenin bereli yerlerini ince ince kanatıp akışa katılır. Sonra sarar, sarmalar. Lezzetle demler vesselam, tavşankanı. İyi bak, bağırdaki yaraların rengi en çok seni andırıyor karanfil!
İhtiyar sazımın incecik boynuna gerilmiş tellerini dinlersin tenhalarda, duyarım. O teller dilidir sazın ve hüzne o paslı tellerle batıp gider. Kim nasıl dokunursa gönül sazı öyle çalacaktır. Dokunma teline! Titretirsen ağlayan seni, gülen sana anlatır. Sahi tuhaf iş, katlanmanın tek sırrı alışmaktır.
Yine geldi bahar yaz. Budanacaksın karanfil, daha taze dallara erişesin diye. İnsan da her acıya mukabil kaybeder bir dalını, isyana durur. Bilmez ki yediği darbe güce tırmanış hamlesidir. Kim ne derse desin, baharı görenler kışla savrulmayanlardır. İşte yine aynısı oldu, bahar esti zihnimde. Umutlandım. Çayıma bandırdım ince saçaklı yapraklarını, ciğer söken öksürüklerimi yumuşattın. Nefesimdeki buruk kokunla uyuştum nihayet. Olukta bekleşen kumruların huzuru karıştı suya. Yağmurdan kaçmıyorsam, o huzura değen damlalar dökülsün diye sazıma.
Kurban olam Allah’ım da seveni sevene yaz. İnsanın hayalleri vardır karanfil. Ulaşmak için didinip durduğu renkli fanilik vesikaları… Hayallerine kavuşamayanlarsa unutulmuş binalara dönerler. İçleri tenhadır, virane duvarlarının hafızasına ne ağıtlar ne kahkahalar gömülmüş. Gördüm ki gün beklemez yolda kalmışı. Her şey akıp gider… O hâlde ilerlemek için önce benlik çiğnenmelidir ki gölge varlığın koyu ispatıdır.
Hangi kalpte kim yaşıyor, kim kimde gizli hadi anlat!
Gerçekten sevenleri sevmezler, sevginin peşi tenhadır. Saati çarptım zamana, ikisi de tuzla buz oldu. Artık geriye hiç ölmeyecek bir türkü yakmak kaldı. Yanmazsam yakamam. Karanfil; yanıp da küle döndüğümde yarası taze, yâranı ırakta olanlara şunları arz et: “Aşk sadece sahibine şifa. Aşkına karşılık aramak yerine aç kanatlarını, uç. Sakinleş, göğe benze, intizamdan emin ol. Artık ağlama tut elimi, dinleyelim hele kâinatın türküsünü. En manalı hâlin, en çok acı çeken anlarında saklı kalacak. Efkârının derinlerini iyi tanı, insanı insan yapan kırık dökük yanlarıdır hepsi bu kadar.”
Onarılmak için aradığım adres, seni kurutup unuttuğum türkü defterimin sayfalarıdır. Bir gün, bambaşka acılara düçar bir başkası düşecek o yaprakların arasına bir kuru yaprak olup. İkna et onu karanfil, insan dünyadaki en kıymetli varlıktır! Kimisi denize benzer. Gâh yükselir gâh alçalır, kimseleri yaklaştırmaz yamacına, dalgalarını izlerler öteden. Onun türküsü henüz yakılmamıştır. Kimisi göğe benzer şimşekleri de yağmuru da bağrında tutar, sen ortalığı ateşe veriyor sanırsın, o bereketi toprağa taşır. Ağıta yakındır türküsü, boynu biraz büküktür. Kimisiyse ölüme benzer. Dursa da ölürsün gitse de. Varken yoktur ama yokken de varlığı unutulmaz. Türküsü olmaz böylelerinin, onlar türkü yaktıran yaralardır.
Saldım türkünün güvercinini tüm küslerin gönüllerine, hadi barış vakti! Eşlik et karanfil, bu kez gözleri yaşlı tüm âşıklar için söyleyeyim: Karanfilim süt beyaz, yine geldi bahar yaz. Kurban olam Allah’ım da seveni sevene yaz.