Ateş Böceği: Reşat Nuri

-Ülkü Burhan

Anadolu’yu, Anadolu insanını, o ince sezgisiyle harmanlayıp sayfalara döken, yazdıklarıyla insanımıza okumayı sevdiren, Cumhuriyet Edebiyatının en güçlü kalemidir; Reşat Nuri Güntekin… 

Aralık ayazının bizden kopardığı dallardan biridir o. 

25 Kasım 1889’da Üsküdar’ın Selimiye mahallesinde dünyaya geldiğinde kimse onun tam on dokuz romanıyla, yüz elliden fazla hikâyesiyle Türk Edebiyatının en sevilen yazarlarından biri olacağını bilmiyordu. Doktor olan ve o dönem zengin kütüphanesiyle dikkat çeken babası Nuri Bey, bunu bilebilse ne mutlu olurdu. Çünkü mesleğini icra ettiği saatlerin dışında tüm vaktini okumaya vakfeden bu adam hem batı edebiyatı hem de doğu edebiyatı hakkında engin bir kültüre sahipti. Tek eksiği, oğlu Reşat’ın kütüphanesini kurcalamasına izin vermemesiydi. Hele aldığı kitabı yerine koymaması ne büyük ayıptı. Bundandır ki Reşat Nuri, yakınlarına hep “Bırakın çocukları, kitaplar arasında oynasınlar… Ne pahasına olursa olsun…” demekten vazgeçmeyecekti. 

Reşat Nuri önceleri babasının memuriyeti dolayısıyla Anadolu’nun pek çok şehrini, kasabasını görme, oralarda yaşama şansını yakalayabilmiştir… Sonra ise kırk yılı aşkın bir süre devletin çeşitli kademelerinde görev yaparak bu kez Anadolu’yu kendi dolaşır. Bu nedenledir ki yazdıklarında Anadolu başka bir yer tutar. Üstün gözlem yeteneği ile Anadolu’yu, Anadolu insanını Türkçenin tüm yalınlığı ve açıklığını ustaca kullanarak eserlerine yansıtmıştır. 

Örneğin hem çocukken ailesiyle yaşadığı hem de milletvekilliğini yaptığı yer olan ÇANAKKALE, Çalıkuşu romanında kendini şöyle gösteriyor; 

“…talihime gayet iyi bir yer çıktı. Sakin, şirin bir asker memleketi… Ç.’nin kadınları pek hoşuma gidiyor. Vefakâr, çalışkan, hayatlarından memnun, munis ve sade insanlar…” 

*** 

Reşat Nuri, yaşamını, öğretmenlik, mebusluk, başmüfettişlik, UNESCO yönetim kurulu üyeliği, Millî Eğitim ataşeliği ve tüm bunların yanında yoğun bir yazın hayatıyla doldurdu. Bu 

yoğunlukta nasıl yazdığına, konuları nasıl belirlediğine dair bir soruyu şöyle yanıtlar; “Konu, pek ilkel şekilde aklıma gelir. Hiçbir zaman, hemen derhal bu konunun planını yapıp da yazmaya başladığım vaki değildir. Bulduğum konuyu, zihnimde bir kenara atarım. Onu francala hamuru gibi kendi kendine kabarması için uzun müddet bırakırım. Çok defa aradan birçok senenin geçtiği de olur. Bu müddet zarfında konuda bazı ilaveler yaparım. Bazı kısımlarını atarım, çıkarırım.” 

Herkesin dinlenmeye çekildiği saatlerde yazmayı tercih eder, kahveyi yanı başından eksik etmez ve sükûneti sever. “Belalısı” sigara ise elinden eksik olmaz. Alaturka müzikten hoşlanır, patlıcan yemeğine bayılır, hurma tatlısı yapmayı sever. Batı kültürünü de özümsemiş ince ruhlu bir insan olduğunu zamanında onunla birebir yapılan röportajlarından biliyoruz. Yine bu röportajlardan birinde “Çalıkuşu”ndaki Feride karakterinin erken yaşta ölen kız kardeşinden mi esinlenerek yazdığını sorduklarında Reşat Nuri; “Hayır, Çalıkuşu’nda esas vaka hayali bir fantezidir.” der. İşte bu başarılı kurgusu ona en büyük iltifatı getirecek ve Atatürk bu güçlü kaleme şöyle diyecektir: “Cephede attan düşüp sakatlandığımda, sizin Çalıkuşu romanınızı okuyarak zaman geçirdim. Romanın sayfaları ilerledikçe, çektiğim acıyı unuttum.” 

Bu arada İzmir’e yolunuz düşerse Karabağlar’da yazarın bir vakit yaşadığı ev şu an Reşat Nuri Güntekin Çocuk Kütüphanesi olarak eskiyle yeni arasında bir köprü misali gelenlerini ağırlıyor. Kütüphanenin bulunduğu mahallenin ismi sizi şaşırtmayacak. Çalıkuşu Mahallesi… 

Romanlarındaki realizm, hikâyelerinde yerini mizaha bırakırken, gezi yazılarında keskin bir gözlemcilik dikkati çeker. “Anadolu Notları”nın satırlarına değince gözleriniz, o zamanki sosyal ve kültürel hayat hakkında da fikir sahibi olabiliyorsunuz. Anadolu insanının kıvrak zekâsı, dürüstlüğü, zamanın tiyatroları, kitapları, gazeteleri, kahvehaneleri, yolları yine bu gezi yazılarıyla önümüze dökülüyor. 

Anadolu Notları’nda yazar, Faruk Nafiz Çamlıbel’in, müfettişlik nedeniyle gittiği, günlerce yol aldığı, şaire o büyülü “Han Duvarları” şiirini yazdıran yerlerden şöyle bahsediyor

“Niğde ile Kayseri arasındaki yolu, Faruk Nafiz’in İstiklâl Muharebesi senelerinde kona göçe üç günde aştığı o uzun mesafeyi, ben bugün otoray denen yeni icat bir âlet içinde, âdeta uçarak geçiyorum. Faruk Nafiz: “Dönmeyen yolculara ağlayan yaslı yollar” diye anlattığı bu yolu, vaktiyle bir yaylının şiltesine uzanarak, “kendini tekerleğin sesine kaptırarak” geçmiş olmasaydı da benim bindiğim otoray içinde tayyarede gibi geçseydi bu acı gurbet şiirini bilmem yazabilir miydi? ( Anadolu Notları – Otoray Yolculuğu) 

*** 

Reşat Nuri Güntekin’in asıl tutkusunun tiyatro olduğunu pek çokları bilir. Romanlarının çoğunu önce tiyatro olarak yazmıştır. Oyunlarında ise eğitimcilikten kaynaklı olarak, eğitim sorunlarına eğilir, sosyal konulara yer verir. Asıl ününü kazandığı “Çalıkuşu” adlı romanını aslında tiyatro olarak yazdığı, sonradan romana çevirdiğini söyler. 

Özel hayatına değinecek olursak, otuz sekiz yaşındayken Hâdiye Hanımla evlenir. Hadiye Hanım Kız Lisesinden öğrencisidir. Zayıf, orta boylu, duygusal bir kişiliğe sahip olan Reşat Nuri, çevresindekileri, özellikle Hâdiye Hanım’ı zekâsı ve inceliği ile etkiler. Sonraları oğlu Aksel’in henüz bebekken ölmesi, ona kırgın bir suskunluğu da ekler. Elâ adında bir kızları olur. Elâ daha sonraları ünlü çizgi roman Tenten’i, çevirisiyle edebiyatımıza kazandırmıştır. Elâ bir hatırasında babasının inceliğinden şöyle bahseder; “ Bir gün bir haber geldi. Bir yaşlı büyük teyze, Bursa’da vefat etmiş. Bursa’da şeftali bahçeleri filan var ve babama kalıyor. Babam reddetti ve dedi ki; Ben o kadıncağıza ellerimle bir kahve pişirmedim. Hatırını, gönlünü almadım. Ben şimdi onun mirasını alır mıyım?” 

Reşat Nuri, 1954’te emekli oldu. 1956’da tedavi için gittiği Londra’da, altmış yedi yaşındayken hayata gözlerini kapadı. Belki birçok romanını okuduğunuz Reşat Nuri’yi “Olağan İşler” adlı hikâye kitabını okumadan tam tanımış olmayacağınızı, yazarın içindeki muzır çocuğu o hikâyelerde bulacağınızı da belirtmeden geçmeyelim… Özellikle kitabın ilk hikâyesi “Aşk Mektupları” gençlere bir yerlerden tanıdık bile gelebilir. 

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayınlanmayacaktır.

YAZMAYA BAŞLAYIN VE ARAMAK İÇİN ENTER TUŞUNA BASIN