BEYOĞLU’NDA BOLERO

-Adnan Özer

İstiklâl caddesinde yürürken mırıldanırdım bazen; Ya no estas mas a mi lado korazon – Bundan böyle yanımda olmayacaksın aşkım En el alma solo tengo soledad – Ruhumda sadece yalnızlık olacak. 

Caddenin nispeten tenha olduğu zamanlardı, sesimi yükseltmeden söylemeye çalışırdım ezberlediğim kadarını o bolero şarkısının. 

Bilmezdim sözleri kimin; kimdir bestecisi. Herkes gibi ben de Los Paraguayos’tan dinlemiştim. Solistleri, aynı zamanda grubun kurucusu Luis Alberto del Parana söylüyordu ama bu ismi kim aklında tutacak, los paraguayos dilimizde bir tropik meyve tadı o zamanlar.

Gel zaman git zaman, yeni evlenmişim ve bacanağımla müzik dergisi çıkarıyoruz; Stüdyo İmge nam. Adını ben koydumsa da fikir ve tasarım onun, yatırım da ondan. Dostum, şair Yusuf Algazi beni Jak Esim’le tanıştırdı. (Mario Levi de flamenko üzerine yazmakta dergide. Esaslı yazılardır, onu da söyleyeyim.) Jak, dergiyi sevdi, katkıda bulunmak istiyor; ne yapsın..? “Roberto Lorano’ya röportaja gidelim,” dedi. O da kim..?! Cahilliğimizden utandık ya sonra…

Taksim Belediye Gazinosu (şimdiki Gezi Parkı’nın orada) tam 14 yıl (1968-1982) Roberto Lorano Orkestrası’nın latin-tropikal nağmeleriyle inlemiş meğer. Roberto Lorano, hani benim kimi gün İstiklâl’de  yürürken söylediğim bolero şarkısını Türkiye’de plağa okuyan kişi. 1950’li yıllarda dünyaya yayılmaya başlayan Latin-tropikal furyasına Türkiye’den katılan ilk seslerden -belki de ilki. (“Mustafa” şarkısını hatırlatırım; o bir yandan Dario Moreno bir yandan dillere pelesenk etmişlerdi. (“Cherie je t’aime” diye başlayan Mısırlı şarkıcı ve besteci Bob Azzam’ın 1960 yılında bestelediği, sözleri Said el-Masri’ye ait, gayet oryantal -göbek havasından hallice- şarkı. Dalida söyleyince Batı’da da tanındı.) Lorano sonradan “azıtıp” türkülerimizden ilhamla Latin pop tarzında “Cilveli Nadide” bestesini yapmış.

Roberto Lorano bir Beyoğlu kişiliği; Taksim’de Kazancı Yokuşu’nun başındaki bir evde doğmuş. Babası Beyoğlu esnafı. Bir amcası var, Beyoğlu’nda terzi. İşte terziliği oradan geliyor. Röportajında da söylemişti, zoraki bir terzilikmiş onunki, profesyonel olarak şarkı söylemek, dans etmek istiyormuş. İlham aldığı kişi Fred Astaire imiş. Bir gün Beyoğlu’ndaki bir dans salonunda dans partisi düzenleyen Romanyalı Mişel onu keşfetmiş. Onunla Beyoğlu dans salonlarının tozunu atmışlar bir müddet. Nâşit Kumpanyası’nın dikkatini çekmiş böylece. Kumpanya ile Anadolu turneleri gelmiş, ta Burdur’a kadar. Tepebaşı Gardenbar’da çıkmış ki öyle benim diye orada sahneye çıkamazmış… Bu arada Gardenbar Beyoğlu’nun önemli edebiyat mahfillerinden imiş (edebiyat araştırmacılarının günümüzdeki en önemli isimlerinden Turgay Anar söyledi), dönemin pek çok şairi ve yazarı takılırmış oraya. Bob Hopking’den aldığı derslerle step dansçılığını iyice geliştirmiş Lorano. 1940’lı, 1950’li yıllar; Turkuaz’dır, Nisuaz’dır komamış çalışmış. 1964’e kadar da İstanbul Radyosu’nda Güney Amerika Melodileri programı yapmış. Yeşilköy Parkotel’de kendi adını verdiği orkestrasıyla caf caflı bir dönem… 1982’ye kadar böyle gidiyor.

Beyoğlu’nda İstiklâl Caddesi’nin göbeğine çıkan -Taksim’den Tünel’e giderken solda- sokakların birindeki evinde görüştüğümüzde hiç de emekli olmuş gibi görünmüyordu  Seksenine merdiven dayamıştı lakin gayet fit ve enerjikti. Rengârenk gömleğiyle ‘Nerede sahneye çıkacağım?’ der gibiydi.

İstiklâl Caddesi’nde yürürken anılacak ne çok şey vardır; bunlardan biri de genç Roberto Lorano’nun sabahları amcasının terzi dükkânına step dansıyla gitmesi. Evet dostlar, İstiklâl nalçalıdır sabahları.

Akşamları hüzünlüdür, hele sonbaharda -en azından benim için:

İ si ya no puedo verte – Ve artık göremiyorsam seni

Por ke dios me izo kererte – Tanrı neden sağladı seni sevmemi

Para aserme sufrir mas? – Daha fazla acı çekeyim diye mi? ** 

*) Historia de un amor adlı şarkı. Şarkının sözlerini Türkçe okunuşlarıyla yazdım. İstanbul Sefarad Yahudilerinin dili Ladino’ya benzedi, lakin karıştırılmamalı.

**) Panamalı besteci Carlos Eleta Almaran (1918-2013) tarafından 1955 yılında bestelendi. Sözleri de kendisinin. Almaran bu şarkıyı erkek kardeşinin eşinin genç yaşta vefat etmesi üzerine yapmıştır. 

Evet dostlar, İstiklâl nalçalıdır sabahları. Akşamları hüzünlüdür, hele sonbaharda.

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayınlanmayacaktır.

YAZMAYA BAŞLAYIN VE ARAMAK İÇİN ENTER TUŞUNA BASIN