DUT AĞACI

SELİM ERDOĞAN

İlk kez bir güvercin böyle sürtünerek uçuyor üzerimde, uçup kayboluyor, hatta kanatlarından yayılan rüzgarı hissediyorum saçlarımda, atımın başını pelte gibi kucağıma bırakmasıyla nefesim bir an duruyor sanki hıçkırık gibi birden takılıp kalıyor göğsüme, o an annemse tereddütle ayaklanıyor, elleriyle düzenli aralıklarla dövüyor dizlerini ve derken sen giriyorsun bahçe kapısından, kucağımda simsiyah ve parlak yelesiyle caborya, iyi gelirsin diye başımı düşürerek sağ omzuma senin gözlerine bakıyorum bir an, şafak vaktine ait ateş yalımları gibi çakılıp kalıyorsun, artık ne ben varım ne de bungun bir akşam, yağmur yok ve her şey kapkara artık, dut ağacı, üzerine uzandığımız çayır, ebemkuşağı oynayan çocuklar, olacakları anlamışçasına gözlerini kapatarak yere uzanan yaşlı koskal ve ve ve avucunda muhtar çakmağını maharetle fır fır döndüren efendi dayım, her şey kapkara ben bu sisli kasabada doğdum, kulağıma yekinmeseydi şayet marşandiz sesleri, yüreğime değmeseydi caborya, tereddüt etmezdim ardına dolanmak için bir dut ağacının, gör ki evimizin önü boyalı direk değil, evimizin .nü üzüm asması, çıkıp geldin madem, bugün atları sen doyur, efendi dayıma kahvesini sen yap, büyükbabama sen hazırla abdest suyunu, seni herkes sever, benim işim var inan, benim gücüm var, sevmek çok zamanımı alıyor benim, akşam olmadan caborya ile raylarda yürüyeceğim tek ayak üstünde, daha ne olsun, ben dilimin ucunda taşıyorum köşe bucak kaçtığımız .lümü, dünya, camın kırılışındaki o sesle dönüyor oysa ben çocukken gökkuşağının yedi renkli görkemli gürültüsü bitti bitecek bir hüznün parmakları gibi uzardı üstümüze ve acı kınından çıkarak şimendifer gürültüsüne karışırdı ve g.ğün çatırdamasına benzer bir ışık tayfı sarardı yenimi ve uzaklaştığım her şehir tutar beni gök gürültüsüne eklerdi ve eklerken de asumanın ziveri sayılan şimşek gibi şaşırtırdı benişimdi kara ve ıpıslak bir sessizlik uzanıp kaldı kucağımda, kara ve ıpıslak bir çizgi gibi toprağın üzerinde, ha bire kabaran bir kucak köpük, koluma dayadım başını, gözleri soluklaşırken, çırpınıp durdu arka bacakları, seğirdi, seğirdi, seğirdi, sıkıca sarılayım dedim kıyamadım valla, n’olur gitme diyerek sarılmaya kıyamadım, boğazı hırıltılı seslerle doldu, yağmur dursa gökyüzü inecek gibiydi aşağı sanki, valla kıyamadım, ardından kollarımda ağırlaştı ha ağırlaştı, mağrur bir edayla son defa bana bakarak, sonra gözlerini kapatarak, son bir gayretle açarak sonra ve sonra yine kapatarak sonrasındaysa bir daha asla a-ça-ma-ya-rak kül rengini aktardı toprağa, boğazından aşağı süzüldü durdu yağmur taneleri, kasıklarından son bir defa daha seğirdi, titredi, ardından tufan, ardından yağmura karıştı o bir kucak köpük daha, caboryaaaaa dedim, ovdum gözlerini, ovdukça soluklaştı, ovdukça soluklaştı, kıyamadım valla. g.ğün eli kulağında, çuhadan bir kumaşa avuçla atılan yıldızlar gibi rüzgar onun da sayfasını çevirmişti bir kere ahh ömrüm nasıl da çakılmış içime, ahşap çıtırtısına benzer bir sesle alnıma tıp tıp tıp değen yağmur taneleri unutuldu şimdiyse, şahnişinde tavan cisirlerinin arasından aşağıya sarkan sarı lamba perdenin arkasından bir benek gibi dururdu, o esnada efendi dayım, onüçüne basmış, üç kez havladığında caborya dâhil atları hemencek meydanda toplayan yaşlı koskal’ı anlatır dururdu bize, şimdiyse ne sergâhta, ne sofada doru atlardan, taylardan, kısraklardan konuşulmuyor, kasabaya giren katar sesiyle korkudan sakfalardan kuşlar boşalmıyor birden ve çocuklar, çocuklar fal taşı gibi açılan gözlerle, büyük şahnişinden bakınca ağaçların arasından zar zor seçilen, vınnnn diye birazdan geçecek kara marşandizin ardına takılı vagonları saymıyor artık oldu ya, epey oldu, efendi dayımın o günden sonra muhtar çakmağını toprağa gömmesinin, parlak ve siyah yeleli caborya’nın gitmesinin, akşam olmak üzereyken kasabaya giren yolcu treni için istasyona koşup, yüzleri vagon camlarına yansıyan argın yolculara birlikte el salladığımız koskal’ın havlamayı birdenbire unutmasının ve o dut ağacının altına uzanıp bir daha da zinhar kalkmamasının üzerinden aylar geçti, aylar

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayınlanmayacaktır.

YAZMAYA BAŞLAYIN VE ARAMAK İÇİN ENTER TUŞUNA BASIN