SEVGİLİM GÜNLÜK
Hazırlayan: Ali Yağan
1 Ocak 1971 – Yeni yılların ilk günleri ve yeni defterlerin ilk sayfaları aynı umutla başlıyor, aynı heyecana açılıyor. Bir karar ve ‘arkası gelecek mi gelmeyecek mi?’ kuşkusu ile sıkıntısı. -Kemal Özer
2 Ocak 1961 – Benim için sanat eseri müze çalışması gibidir. Benden evvelkiler benim lânetimdir. -Ahmet Hamdi Tanpınar
3 Ocak 1969 – Agop Arad. Bir dönem Cağaloğlu’nda çıkan her üç kitaptan neredeyse birinde onun imzası vardı. -Muzaffer Buyrukçu
4 Ocak 1938 – Sen bir fedakârlıkta bulunmayı tasarladığın zaman, bunun öyle yoğun, öyle kendine özgü bir şey olmasını istiyorsun ki, sonunda kimse için bir anlamı olmuyor bu davranışının. -Cesare Pavese
5 Ocak 1969 – Ara Güler, hepimizin fotoğrafını çekmişti. Tatlı, arkadaş canlısı, iyi yürekliydi. Sonradan çektiği fotoğraflar dünyanın sayılı fotoğrafçıları arasına girmişti. Kambur kambur yürürdü, saçları kabarıktı, Bektaşî bıyığı gibi bıyıkları vardı. -Muzaffer Buyrukçu
6 Ocak 2000 – Akif İnan. Şair, yazar ve sendikacı. Mavera dergisi kurucularından. Urfa’da vefat etti. Mavera dergisi şairleri arasında en geç yüz yüze tanıştığımız şairlerden biriydi Akif İnan. -Nurettin Durman
7 Ocak 1981 – Kendim için yazıyorum! 1950’lerde Yenilik dergisinde çıkan yazımın adı: ‘Kendi İçin Yazmak’tı. Epey patırtı kopardı. Ne demekmiş ‘kendi için yazmak’? Halk için, yığın için, toplum için yazılırmış! En umulmadık kişiler karşıma geçti. -Oktay Akbal
8 Ocak 1990 – Pazartesi saat 12.35’te Cemal göründü. “Nasıl yok, çökmüş gibisin, titriyorsun!” dedim. “Yaşayacağım kadar yaşadım, ölmek istiyorum.” dedi Cemal Süreya. “Ölümden söz etmek yok.” dedim. “Ölüm var ama…” dedi Cemal Süreya. -Muzaffer Buyrukçu
9 Ocak 1990 – Cemal Süreya öldü. -Herkes
10 Ocak 1998 – İsmet Özel’in Zarifoğlu’nun cenazesine bakarken yol kenarında çekilmiş bir fotoğrafı olacaktı. (…) Zarifoğlu’nun şiiri sık bir orman gibi… -Nurettin Durman
11 Ocak 2016 – Felsefeden büyük uyuşturucu yok işte. Uyuşmakla katlanılıyor hayatın zarafetine. -küçük İskender
12 Ocak 1930 – Esas olan hızla yazmak, içinde bulunduğum duygusal durumu kesintiye uğratmamak… Tatil yok, mümkünse ara vermek yok, bitinceye kadar. -Virginia Woolf
13 Ocak 1932 – Bir yirmi yılım daha olduğunu varsayabilir miyiz? Ayın 25’inde, yani önümüzdeki pazartesi elli yaşımda olacağım: Kimi zaman daha şimdiden 250 yıl yaşamış olduğumu hissediyorum, bazen de otobüsteki en genç insan olduğumu. -Virginia Woolf
14 Ocak 1980 – Garipler Sokağı’nın beşinci baskısını aldım. 1943-46 arasında yazılmış bir küçük roman. Her yeni baskıda bir daha okuyorum. Kolay eskimez bir şeyler var galiba. Önce kısalığı, yoğunluğu, canlı kişileriyle bir nitelik kazanıyor. -Oktay Akbal
15 Ocak 1975 – Akdeniz şiirlerinin -Lorca- bize kuşkusuz daha yakın ve sıcak havası ağır basıyor. -Kemal Özer
16 Ocak 1938 – Yetişkin bir insanın iradesi çocukken sorumsuzca verdiği binlerce rastgele kararla koşullandığına göre iradenin isteğe göre belirebileceğinden söz etmenin gülünçlüğü konusunda bu sabah nasıl kuşkusuzsam, her zaman öyle kuşkusuz olmak isterdim. – Cesare Pavese
17 Ocak 2014 – 1970’li yıllarda ödül söz konusu olduğunda “Ne ödülü efendim! İnsanlık bu hâldeyken kim kimi ödüllendiriyor!” derdi Nuri Pakdil. Ödülün maddi kısmının alınmayacağına dair Kültür Bakanlığı’na yazı yazılmış. 2006’ da aynı ödülü alan Sezai Karakoç da maddi ödülü kabul etmemişti. -Arif Ay
19 Ocak 1914 – Değişim’in uyandırdığı büyük nefret. Okunmaz son. Neredeyse baştan aşağı kırık döküklük. -Franz Kafka
20 Ocak 1922 – Biraz daha sessiz. Ne çok gerekliydi. Biraz ses kesilince, nerdeyse aşırı sessizlik oluyor. Ancak dayanılmaz ölçüde mutsuzsam, kendimi gerçekten duyup algılayabiliyorum sanki. Böyle olması da doğrudur sanırım. -Franz Kafka
21 Ocak 1932 – Neyse, korkunç hoşuma gitti, yine gidecek – ah özgür olmak, düz yazıda, yeniden sahnelerimi oluşturmak – sağduyuyu elden bırakmadan olsa da. İşte bu benim çığlığım, bu çok güzel soğuk ocak sabahında. -Virginia Woolf
22 Ocak 2017 – Birleşmiş Milletler, ülkelerin duygusal sağlığı için çalışan bir uluslararası psikiyatri birimi kurmalı acilen. Savaş, terör, yoksulluk, sınıf farkı, adaletsizlik, kısıtlı özgürlük, düşünce yasakları, sansür, cinsel baskılar bir halkı delirtmeye yetmez mi? -küçük İskender
23 Ocak 1951 – Haykırdım, istedim, pek sevindim, umutsuzluğa düştüm. Ama 37 yaşında bir gün, mutsuzluğu tanıdım ve yaşadıklarıma rağmen, bugüne dek mutsuzluğu yaşamadığımı anladım. Yaşamımın ortasına doğru, yeniden güç bela yalnız yaşamayı öğrenmem gerekti. -Albert Camus
24 Ocak 2017 – Bir miktar Jean Cocteau zekâsı, bir tutam Sevim Burak alaycılığı içinizdeki matrak ruha rehberlik edebilir de farkına varmıyorsunuz. -küçük İskender
25 Ocak 1954 – Bir şiir, göründüğünden çok başka bir şeydir. – Salâh Birsel
26 Ocak 1954 – Bir sanat eseri, güzel değilse; doğru, iyi ve insansı da değildir. Hiçbir şey değildir. – Salâh Birsel
27 Ocak 1959 – Kötü uyku. Ne piyes, ne Yahya Kemal, ne M. Teste, ne roman, ne Türk edebiyatı makalesi, ne de öbür yazılar ve şiirler bitiyor. -Ahmet Hamdi Tanpınar
28 Ocak 1938 – Her mutsuzluk ya bir yanlışın sonucudur; talihsizlik değildir, ya da kendi suçlu beceriksizliğimizin sonucu. – Cesare Pavese
29 Ocak 1986 – Oktay Akıncı’nın Rüzgâr Yorgun Eylülden adlı şiir kitabından bir dize: “Ellerimde akşamüstleri var tanıdık bir sokakatan.” – Fethi Naci
30 Ocak 1856 – İstanbul, dünya başkentlerinden birine yaklaşıyoruz. Çok kalın bir sis, ıslak, soğuk. -Herman Melville
31 OCak 1941 – Diyalektiğin olanaklı kılabileceği tarzda bir gerçekçiliğin olabileceği dönem ne zaman gelecek? – Bertholt Brecht