CAHİT KÜLEBİ- SÖZÜ GÖKYÜZÜNDEN MAVİ

KENAN OVACIK

Kış yaz düşünceli Adamın Biri, bulutları koyun gibi güden Anadolu Rüzgâr’ını arkasına alarak Edirne’den Ardahan’a uzanan bir toprağın dilinden Atatürk Kurtuluş Savaşı’nda destanını söyledi. Çimenlerle sökün etti Yeşeren Otlar, kara topraktan çıkıp yüzyıllar boyunca bu ülkeyi besleyen Süt’e döndü, su yerine. 1960’tan 1973’e kadar Ankara sokaklarında Türk Mavisi’ni aradı. 1980 öncesi yangın yeri, 1980 de Yangın yılıydı; yolunan gelinciklere, kurşuna tutulan nar ağaçlarına, ceylanlar gibi yağlı kurşunlara uğrayanlara ağıtlar yaktı. Arkadaşlıkla, mutlulukla dolu kocaman bir insan yüreği çizip “İsterse ondan sonra / Bütün şairler ölsün” diyerek ağzında Güz Türküleri daha önce “Bacanak!” diye seslendiği Karacaoğlan’la buluşmaya gitti. 

Umutlarında da hayallerinde de yalancı değildi. İyinin, güzelin yanında oldu. O, hep açık söyledi, “Açık”ta apaçık söyledi. Gökyüzünden maviydi sözleri. Mısralarını bir tülbent gibi masallardan, türkülerden çekip çıkardı. 

Doğduğu köylerde ceviz ağaçları, buğday tarlaları, gülmeyi bilen insanlar vardı var olmasına ama o bütün köylerde olsun istedi. Ellerini tutacak dostları, serinliğe özlemini giderecek ağaçları, yalnızlığını bozacak sesleri, naçarlığını silecek gülüşleri, şimal rüzgârlarının çatlattığı dudaklarını öpecek sevgilileri aradı. Çünkü bunların özlemiydi onun “Hikâye”si.

“BİR İMGE KUŞUSUN SEN, KANADIN KIRIK” 

Halkı üstüne, yurdu üstüne, yurdunun doğası üstüne, sevi üstüne, kadınlar üstüne şiirler söyledi, Cahit Külebi. Çoğu kez bunları bir dizede birleştirdi hem de deryayı bir damlada birleştirir gibi.

“Bir imge kuşusun sen, kanadın kırık”

dizesinde “sen” dediği Türkiye’dir ama bu dizede halk da doğa da sevi de vardır. Bu kavramlar onun şiirinde bir aradadır. “En çok yurdumdan söz ettim” dedikten sonra hemen “Doğayla, insanla, içli dışlı” olduğunu belirtir. O, Anadolu’nun, Anadolu insanının sesini dizeye getirerek kabalığı, hoyratlığı, zalimliği, hüznü, kimsesizliği dize getiren şairlerdendir. Yaşamdaki şiiri dizeye getirerek şiirsizliği dize getirmek, şairler arasında en çok da onun işidir, onun başarısıdır. Bu topraklar, biraz da üzerinde Cahit Külebi gibi gönlü kocaman şairler yaşadığı için güzeldir. Onun şiirlerinde toplumu kucaklayan ulusal bilinç Atatürk’le bütünleşerek bütün yurt coğrafyasına yayılır. Bundan dolayı “Türkiye bayrağımız gibi / Dalga dalgadır” Bu yurdun yolları, Sivas kilimindendir, köyleri gökte yıldız kadardır. İşte o köylerin türküsünü, hikâyesini söyler Külebi. Yeri gelir “Alın benim gönlümden de o kadar” diyerek köy öğretmenlerinin sorunlarına ortak olur, onlarla bütünleşir. Çünkü o “Öyle sorunlarsın ki, çözdükçe tükenmezsin” dediği ülkesine sevdalıdır. Ülkesi; Külebi için, ona “öpüp başına koyduğu ekmek gibisin” dedirtecek kadar kutsaldır. Gün gelir, kendisi Antalya’da da olsa aklı “Tokat’a Doğru”dur, “Sivas Yollarında”dır. Gün olur, ciğerlerini bozkırın türküsüyle doldurur. Gün gelir, sevgilimin bileklerinden ince dediği aklı ermeden çiçek açan küçük zerdali ağacıyla söyleşir; kışa, soğuğa karşı onu uyarır; sonra da bahardan, umuttan, güzel günlerden söz eder. 

Cahit Külebi’nin şiiri, bir sofrada tadınca yiyememişlerin, bir kızla doya doya öpüşememişlerin de şiiridir. Azrail gibi gelip yurdumuzda her şeyi yok eden kışın şiiridir. Durmuş rüzgârların, el kadar maviler dökenlerin şiiridir. Cahit Külebi, kazanlarda sıcak aşlar pişsin, öten tüfekler susun, ölümlü günler bitsin ister. İster ki özgürlük de zeytinyağı da ekmek de bol olsun. İster ki oğlu Mehmet Ali ve onun akranları, büyüdüklerinde bu memlekette hiç kıtlık görmesin. 

“TÜRKÜLERİNDE IRMAKLAR AKAN” KADINLAR 

Cahit Külebi’den söz edip de seviden, sevgiliden, kadınlardan söz etmemek olmaz. Onun halk ve doğayla birlikte üç ustasından biridir kadınlar. O kadınlar ki çıraya benzeyen gözleriyle “kaynar dururlar semaver gibi.” Güvercin kanadını andıran elleri ve ak bademe benzeyen tenleriyle onlar öğretmiştir şaire sevgiyi. Kadınlar ona ülkeleri, denizleri çağrıştırır. Onların hepsi birbirine benzer. Onlar Türkiye gibi aydınlık ve güzeldir. Onlara; alıp tutsunlar, okşasınlar diye el uzatılır çünkü okşamalarında bambaşka bir serinlik vardır. Savrulmuş dağınık saçları buğday tarlalarını hatırlatır. Konuşmalarıyla yalnızlıklar kaybolur. Gözleri şairin gözlerine değince rakıya su katılır, o değişle önümüze boydan boya masmavi denizler, dünyalar açılır. Karacaoğlan’ı bacanak olarak gördüğüne göre onun sevdiği gelinler kızlar da ince belli, fidan boylu birer Elif ’tir. Örneklerde de görüldüğü gibi Cahit Külebi’nin şiirlerinde kadınlarla doğa iç içedir. Kadınlar dağ başlarında bir ak çiğdemdir. Dudakları, “titreyen bir gelincik” gibidir. Doğa da “imge mavisi süt”üyle insanları besleyen bir annedir. 

BİTİŞLERİN EN PEMBESİ 

Cahit Külebi, ayrılıkların erişilmezliğine gideli yirmi dört yıl oldu. “Birlikte yürüyeceğiz hep bu mavi sularda” dediği dünyaya gelişinin üzerinden de yüz dört yıl geçti. 9 Ocak 1917’de doğmuştu, onu 20 Haziran 1997’de yitirdik. Seksen yıllık ömrüne, anıları ve denemeleri dışında birbirinden güzel şiir kitapları sığdırdı. Bir şairi; şiir kitaplarına verdiği adlarla, bu adları taşıyan şiirlerindeki dizeleriyle anmak ve anlatmak şaire ve şiire vefanın en güzel örneği olsa gerek. Ben de öyle yaptım, yazıma böyle bir girişle başladım. Cemal Süreya, “Hiçbir şair, bir şiiri bitirmeyi Cahit Külebi gibi bilmez.” der. Gerçekten de o, bitirişlerin ustasıdır. Benim, bu yazının bitirilişini Cahit Külebi ustalığıyla yapmam elbette olanaksız. Bunu biliyorum. Hiç değilse girişi biraz farklı olsun dedim. Umarım başarabilmişimdir. 

Cahit Külebi, “İçimde Çalkalanan Bir Deniz” adlı şiirinin her bendini “Şairler gençken ölse daha iyi” diyerek bitiriyor. Bana sorarsanız şairler hiç ölmesin, içlerindeki “şarkı” hiç bitmesin daha iyi. Ama biliyoruz ki her gün akşamlıdır, her canlı da ölümlü… “Bir bayrak gibi dalgalana dalgalana / Öfkeyle, umutla, özgürlükle / Sonsuzluğa doğru uçarım” dediğine göre de biliyoruz ki Cahit Külebi’ninki “Yine de en pembesiydi bitişlerin” Gittiği yer, “gökyüzünden maviydi” dediği sözlerle dolsun. Gittiği yer şiir olsun!

1 Yorum

  • NERGİZ
    2 sene önce Yanıtla

    Cahit Külebi’yi ne de güzel anlamışsınız.

NERGİZ için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayınlanmayacaktır.

YAZMAYA BAŞLAYIN VE ARAMAK İÇİN ENTER TUŞUNA BASIN